> Birinci Dünya Savaşı Kısa Okuma

Alman İmparatorluk Ordusu’nun Elit Askerleri: Hücum Kıtaları

Alman hücum kıtaları Batı Cephesi’nde taarruzda.

“Taarruza geçenler sıradan Alman askerleri değildi. Bunlar Kayzer’in tepeden tırnağa silahlandırılmış ve özel yetiştirilmiş elit hücum kıtalarıydı.”

1918 yılında Batı Cephesi’ndeki Alman Bahar Taarruzu’nu başlatan ve Michael Operasyonu adı verilen harekât, 20. yüzyılın en çarpıcı harekâtlarından biri olarak tanımlanabilir.

21 Mart 1918’de, şafak henüz sökmemişken, ağır silahlı 6.500’den fazla Alman askeri ve 3.500 havan topu savaş tarihinin en yıkıcı topçu bombardımanlarından birini başlattı. Üstelik bu bombardıman Somme boyunca uzanan 388 kilometrekarelik dar bir Müttefik hattına yoğunlaştırılmıştı.

İngiliz komuta karargâhları ve silah bataryalarına beş saatten kısa bir süre içerisinde 3,5 milyondan fazla bomba yağdırılırken, siperlere de ölümcül klorid ve hardal gazıyla saldırıldı.

Şaşkına dönen İngiliz askerleri şiddetli bombardıman sona erer ermez siper ve korkuluklara geri döndü ve büyük bir karamsarlıkla tarafsız bölgenin derinliklerinden dalga dalga gelen ağır silahlı Alman askerlerini izlemek zorunda kaldı. Taarruza geçenler sıradan Alman askerleri değildi. Bunlar Kayzer’in tepeden tırnağa silahlandırılmış ve özel yetiştirilmiş elit Hücum Kıtaları’ydı.

Alman Hücum Kıtaları hattın kilit noktalarındaki Müttefik savunmacıları dakikalar içerisinde etkisiz hale getirdi ve geri hatlarda terör estirmek üzere hızla ilerledi. Onların bu taarruzları, yakın zamanda harekete geçecek ve 40 kilometrelik hatta açılan gediklerden su olup akacak yarım milyon Alman askerinin önünü açmak için gerçekleştirilmiş bir operasyondu. İngiliz ve Fransız askerleri düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başladılar. Dört yıllık kanlı bir savaşın ardından zafer artık Kayzer’in avuçlarında gibi görünüyordu ancak henüz her şey bitmemişti.

Bahar Taarruzu’nun ibresi pek çok etkenden dolayı her ne kadar  başarısızlığa doğru kaysa da, Hücum Kıtaları’nın gerçekleştirdiği bu muazzam saldırı Müttefikleri şoka uğratmaya yetmişti. Ayrıca bu yeni saldırı tarzı, piyade taktiklerinin sil baştan değerlendirilmesi anlamına geliyordu. Öyle ki, Hücum Kıtalarının taktikleri bugün bile günümüz savaşlarında kullanılmaktadır.

Alman Hücum Kıtaları’nın taarruz taktikleri ve sebep olduğu etkiler Birini Dünya Savaşı’nın en etkileyici hikâyelerinden biridir. Konuya ana başlıklar halinde devam edelim. 

Modern Savaş’ın ilk temsilcileri: Alman Hücum Kıtaları.

“Yıldırım Savaşı”nın (Blitzkrieg) İlk Temsilcileri

Hücum kıtaları, adını taarruz odaklı muharebenin savunucusu olan ileri görüşlü Alman General Oskar von Hutier’den alan “Hutier” sızma taktikleriyle nam salmıştı. Güçlü, sofistike ve hatta “cerrahi” denebilecek bu yeni ve devrimsel yaklaşım, mıntıka odaklı devamlı bombardımanların ardından cepheden piyade taarruzu ile gerçekleştirilen maliyetli ve yaratıcı tarafı bulunmayan taktiklerden çok farklıydı. Hücum Kıtaları’nın taarruzları, genellikle düşman siperlerinin ufak bir kesimine odaklanan, çabuk fakat inanılmaz derecede şiddetli topçu bombardımanını müteakiben başlardı. Bombardımanın ardından ağır silahlı komando bölükleri sahipsiz bölgeden (No Man’s Land) büyük bir hızla taarruza kalkardı. Bu hızlı ve şiddetli saldırı sadece ve sadece topçu bataryaları tarafından hallaç pamuğuna çevrilen bölgeye yapılırdı. Tıpkı İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yıldırım Savaşı (Blitzkrieg) taktiği gibi burada da askerler Müttefik kuvvetlerin yoğun olduğu bölgelerin etrafından dolaşarak kilit noktalarda düşman birliklerini çevirir ve hızla geri hatta sarkarak düşmanı şaşkınlığa ve felce uğratırdı. İşte o andan itibaren Alman düzenli piyadeleri, açılan gediklerden içeri sızar, direniş noktalarını ele geçirir ve ele geçirilen alanı güven altına alırdı. 

Tarihin ilk hafif makinalı tüfeği olan MP-18 Bahar Taarruzu esnasında kullanılmıştır.

Hücum Kıtaları genellikle “hafif piyade” olarak bilinse de, operasyonların hemen hepsinde küçük birer cephanelik hüviyetine bürünürlerdi. Çoğu, standart Gewehr 98 tüfeği yerine kısa tüfekleri tercih eder ve ana taarruz ekipmanı olarak el bombaları taşırdı. Askerler herhangi bir operasyona gönderilmeden önce yanlarına bu el bombalarından çokça alırlardı. Subaylarsa genellikle bol şarjör ile birlikte omuz destekli Mauser C-96 ya da P08 Luger gibi seri atış yapabilen silahlar taşırlardı. Destek birimleri ise Danimarka menşeli Madsen LMG ve ele geçirdikleri İngiliz Lewis silahlarını kullanarak ileri hatlardaki askerleri korurlardı. Bazı birimlerin daha ağır silahlar taşıdığı da olurdu. Örneğin alev silahları, siper havanları ve hatta 7.62’lik kısa namlulu toplar Hücum Kıtaları tarafından sahipsiz alanlara taşınarak taarruza hazır hale getirilirdi. 

Sahipsiz alandan taarruza kalkan Alman hücum kıtaları, 1918.

Kara Bulutlar Toplanıyor

İlk Hücum Kıtaları, Alman Sekizinci Ordusu’nun öncü birliklerinden olan Calsow Hücum Müfrezesi’nden seçilerek oluşturuldu. 1915 yılının Mart ayında kurulan bu ekibin görevi düşman sığınaklarını temizlemek ve 37 mm.’lik seyyar topları kullanarak düşman makineli tüfek yuvalarını yerle bir etmekti. Ancak bu yeni taarruz planı daha önce sahada hiç denenmediği için, Müttefik ilerleyişini durdurmak için alelacele Batı Cephesi’ne sevk edilen bu birliğin büyük kısmı hayatını kaybetti. Willy Rohr adındaki yüzbaşı daha sonra bir hayli yıpranmış olan bu birliğin komutasını alarak yılın geri kalanını taarruz taktikleri geliştirmeye çalışarak harcadı. 

Alman askerler, ölmüş Fransız askerlerin aralarından geçerek taarruza kalkıyor.

 Hücum Kıtaları

Alman Veliaht Prensi ve General Ludendorff’a için başarılı bir gösteri yapıldıktan sonra Alman Yüksek Komutası plana ısınmaya başladı. Ordunun yüksek kademesi, deneysel saldırı timleri oluşturmak üzere ordunun yüksek kademesi 1916’da Batı Cephesi’ndeki her birliğe en cesur ve en atik askerlerini belirlemelerini emretti. Yıl sonuna kadar elit Hücum Kıtaları’ndan 30 tümen oluşturuldu. Hatta Deniz Kuvvetleri’nin içinden bile bir müfreze teşkil edildi. Birlikler ilk olarak “fırtına adamlar”, “baskın birlikleri” ve hatta “avcı komandolar” olarak anılırken nihayet hücum kıtaları ifadesi askeri jargona yerleşip kemikleşti. 

Hücum Kıtası mensubu bir asker Müttefik siperlerine el bombası atıyor.

 Saha Testi

Savaşın ilk büyük Hücum Kıtası taarruzu 1916 yılındaki Verdun felaketinde gerçekleştirildi. Bir sonraki yıl Alman birlikleri Caporetto Muharebesi’nde İtalyan hatlarına öyle büyük bir darbe indirecek ve neredeyse Cambrai Muharebesi’yle Müttefik tanklarının ele geçirdiği bölgeleri geri almayı başaracaklardı. Bu ilk başarılar öylesine cesaretlendiriciydi ki, Hücum Kıtaları 1918 yılında gerçekleştirilen Bahar Taarruzu ya da bir diğer ismiyle Kaiserschlacht’ın (Kayzer Muharebesi) için kilit unsuru haline geldi.

 “Rock Yıldızları”

Hücum kıtasına mensup Alman bir asker makinalı tüfeği MP-18 ile poz veriyor.

Hücum Kıtaları, ilk kuruldukları zamandan itibaren Alman ordusunun en elit birlikleri olarak görülüyordu ve bu birliklere mensup askerler de bunun farkındaydı. Cesaret ve kahramanlıkları sık sık ulusal basında yer alırken ordunun sağladığı her türlü imkândan da fazlasıyla yararlanıyorlardı. Bunun yanı sıra, mevcut şartlar çerçevesinde konforlu bir hayata da sahiptiler.

Bu askerler diğer askerlerin aksine nadiren siperlerde nöbet beklerlerdi. Herhangi bir harekâttan çok kısa bir süre önce siperlere getirilir ve operasyonun tamamlanmasını müteakip tekrar geri hatlara gönderilirlerdi. Hücum kıtaları, yine diğer birliklerin aksine, savaş enerjilerini korumaları için harekât noktasına kamyonlarla taşınırlardı.

Birçok operasyona çıkmış gedikli hücum kıtası askerleri ise kimi zaman kurallara riayet etmeyerek üniformalarında değişiklikler yaparlardı. Diz ve dirsek bölgelerine deri yamalar veya kamuflaj desenli kumaşlar ekleyen askerlerin bu uygulamaları çoğu zaman üst kademeyi şaşırtır ve endişeye sevk ederdi.  Bununla birlikte siper savaşının en ağır görevi de elbette onlara aitti ve emir geldiği taktirde tereddüt etmeden ölüm oranı çok yüksek eylemlere girişmeleri beklenirdi. Bu nedenle Hücum Kıtaları arasında ölüm oranının oldukça yüksek olması pek de şaşırtıcı değildir. 

Alman Hücum Kıtaları talimde.

 Talim

Hücum Kıtaları’na mensup askerler, son derece çevik çarpışma yöntemleri sebebiyle fiziksel olarak daima en üst seviyede olmak zorundaydılar. Çok yorucu fiziksel antrenmanların yanında hücum taktiklerini defaatle tekrar ederler ve gerçek mermiler kullanarak talimlerini en ciddi şekilde sürdürürlerdi. Bir operasyon planlanırken hücum kıtaları diğer askerlerin aksine harekât planına ilişkin olarak çok detaylı bir şekilde bilgilendirilir ve personele detaylı haritalar ile uçaklardan çekilmiş fotoğraflar dağıtılırdı. Buna ilaveten de kimi operasyonlardan önce harekâtın bire bir aynısını gerçekleştirmeleri istenirdi. 

Alman sanatçı Otto Dix’in tasviriyle Birinci Dünya Savaşı cehenneminin simgesi haline gelen Hücum Kıtaları.

Her Şey Onlarla Değişti

Hücum Kıtaları’nın taarruz teknikleri modern muharebede devrim yapmıştır. Bu askerler, bugün bile kullanılan küçük grup tekniklerinin öncüleri konumundadır. Bu hücum müfrezelerinin bir diğer özelliği de özel yapım stahlhelm miğferlerini giyen ilk Alman birlikleri olmalarıdır. Kayzer’in ordusu o zamana kadar kullanış bakımından çok da pratik olmayan pickelhaube miğferlerini kullanıyordu. Şimdilerde hemen her askerin kullandığı savaş zırhını ilk giyen de savaş alanında MP-18 hafif makinalı tüfeği ilk kullanan da yine Hücum Kıtaları’dır. 

Müttefiklere ait ‘hücum kıtaları’ sahipsiz alana hücum ediyor.

 Diğer Ordulara Ait Hücum Kıtaları

Birinci Dünya Savaşı’nda hücum kıtalarını kullanan tek ordu Alman ordusu değildi. André Laffargue adındaki Fransız komutan 1915 yılında benzer bir taarruz ekibiyle ilgili çokça okunan bir yazı kaleme almıştır. Bir sonraki yıl Galiçya’daki Brusilov Taarruzu’nda Ruslar da Avusturyalıları mevzilerinden sökebilmek için belli bir noktaya odaklanan çok güçlü top atışlarını kullanmış ve ardından hatları yarabilmek için gene özel donanımlı askerleri ileri sürmüştür. Ruslar tarafından gerçekleştirilen bu taarruz İttifak Devletleri’nin Doğu Cephesi’ni neredeyse çökertiyordu. İngilizler de Kanadalı ve Avusturalyalı askerlerden oluşan hücum kıtalarını Batı Cephesi’nde başarıyla kullanmıştır. Keza İtalya’da Arditi birliği aynı işlevi görürken benzer görevler Avusturya-Macaristan ordusunda Jagdkommandos birlikleri tarafından yürütülürdü. 

Hitler de elit Nazi milisleri için hücum kıtaları ismini uygun görmüştür.

 Hücum Kıtaları Mitleri

Hücum kıtalarına olan ilgi savaşın ardından azalmak bir yana katlanarak arttı. Muharebe alanında gösterdikleri başarılardan dolayı, içerden ihanetler ve bozguncular olmasaydı bu askerlerin sayesinde Almanya’nın savaşın kazanılabileceği kanısını oluştu. Hücum Kıtaları Weimar Cumhuriyeti’nde var olan Freikorps milislerine de ilham kaynağı oldu. Sonraki dönemde Hitler’in fanatik destekçileri görevini gören kahverengi gömlekli SA’ların ya da diğer bir deyişle Sturmabteilung’un temeli de yine hücum kıtalarıdır. Son olarak, “hücum kıtaları’ ifadesi, Birinci Dünya Savaşı’nda var olan hücum kıtalarının başarılarını gölgede bırakarak nihayetinde Nazi Partisi’yle ilişkilendirilmiştir.

Kaynak: Military History Now – Stormtroopers! – 10 Amazing Facts About Imperial Germany’s Elite Shock Troops.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın