> Birinci Dünya Savaşı Foto Hikaye

Deliliğin Gözleri

1916 yılının Eylül ayında yapılan Somme Muharebesi’nin Flers-Courcellette ayağına katılmış ve siperde savaş bunalımına düşmüş bir asker… Gözleri, savaşın deliliğini tüm çarpıcılığıyla yansıtıyor. Fotoğraftaki asker gördüğü ve yaşadığı şeylerden dolayı aklını yitirmiş gibi. Tam da o an, içinde bulunduğu toplumsal yapının her bir parçası hiçliğe kavuşup yok oluyor ve hayatından endişe eden asker, etrafındaki ölen ve ölmek üzere olan insanları görerek ve dinleyerek sipere çökmüş öylece oturuyor. Psikolojisi ise belki de bir daha düzelmemek üzere bozulmuş. İnsanların o dönemlerde fotoğraflarda gülmedikleri göz önüne alınırsa, fotoğraf daha da ürpertici bir hal alıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın şartları binlerce askeri, bir insanın dayanabileceği mukavemet seviyesinin çok ötesindeki bir aşamaya itmişti. Askerler kahramanlık, cesaret ve hatta askeri beceri gibi kavramları yerle yeksan eden silahlarla karşı karşıyalardı, zira savaşta hayatını kaybedenlerin %60’ı cephe hattının kilometrelerce gerisindeydi.

“Savaş bunalımı” ifadesi ise bizzat askerlerin kendisi tarafından türetilmiş bir ifadeydi. Bu durumun alametleri arasında aşırı yorgunluk, titreme, kafa karışıklığı, kabuslar, duyma ve görme bozukluğu, sebep sonuç ilişkisi kuramama, histerik felç ve şaşkınlıkla ufka bakma sayılabilir. Bir asker, savaş sırasında temel bedensel işlevlerini yerine getiremediğinde ve bunun için kesin bir neden bulunamadığında bu teşhis konuluyordu. “Kısaca anlatmak gerekirse, en itaatkâr askerler bile, üstlerine yağmur gibi yağan ve karşılık vermek için ellerinden bir şey gelmeyen mermi ve şarapnel parçalarından yeterince nasiplerini alınca, genellikle bütün iradelerini yitirirler.”

Savaş bunalımı ifadesi artık ne tıbbi ne de askeri bağlamda kullanılmamakla birlikte, popüler kültürün hafızasında kendine yer edinmiş ve savaşın sembol rahatsızlıklarından biri haline gelmiştir. Savaş bunalımı ifadesi daha sonra “savaş nevrozu” olarak da anılmaya başladı. TSSB’ye (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) oldukça benzemesine rağmen, iki rahatsızlık arasında ayırt edici farklar bulunmaktadır. Benzerlikleri arasında ise her iki rahatsızlığın da çok ciddi fiziksel güçlüklere yol açtığı söylenebilir.

1916 yılının Eylül ortalarında vuku bulan Flers-Courcelette Muharebesi esnasında bir sıhhiye eri yaralı bir askeri tedavi etmeye çalışırken, soldaki asker ise Savaş Bunalımı yaşıyor.

Savaş bunalımından muzdarip bazı askerler savaş sırasında askeri mahkemelere çıkarılmışlar, çeşitli cezalara çarptırılmışlar ve hatta firar ve korkaklık suçlarından idam edilmişlerdir. Savaş stresinin askerler arasında geri çekilme hareketlerine neden olduğu düşünülmüş; bununla birlikte vakanın uzun süreli varlığının güçsüz bir karakterden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Örneğin, Lord Gort harp sonrasında savaş bunalımı vakalarını değerlendirmek üzere kurulan Kraliyet Komisyonu’nda verdiği ifadesinde bu rahatsızlığın “sağlam” birliklerde görülmediğini söylemiştir.

Savaş bunalımı yaşayan kaç tane askerin, akıllarını gerçekten yitirmiş olmalarına rağmen firar ve korkaklık suçlarından hüküm giydikleri bilinmemektedir. Sonraları İngiliz Hükumeti, adı geçen suçlardan hüküm giymiş olan askerlerden bağışlanma talep etmiş ve dolayısıyla böyle bir tıbbi durumun varlığını resmen kabul etmiştir.

Flers–Courcelette Muharebesi (15–22 Eylül 1916) Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman Birinci Ordusu ile Fransız Altıncı Ordusu, İngiliz Dördüncü Ordusu ve İngiliz İhtiyat Birlikleri arasında Fransa topraklarındaki Somme Muharebesi kapsamında gerçekleşmiştir. İngiliz-Fransız müşterek birlikleri 15 Eylül tarihinde taarruza geçerek Somme Muharebesi’nin üçüncü ayağını başlatmışlar ancak kesin zaferin kazanılması için tespit edilen stratejik nokta ele geçirememişlerdir. Alman hattındaki çok sayıda zayiat ile Courcelette, Martinpuinch ve Flers köylerinin alınması Müttefikler açısında başarı olarak görülse de, Almanların cephenin sağ kanadında İngilizlere karşı gösterdikleri üstün mukavemet o kanatta süvarilerin kullanılmasını artık imkânsız hale getirmiştir. Bu muharebede tarihte ilk kez tank kullanılmış ve yine Kanada Kolordusu ile Yeni Zelanda askerlerinden oluşan bir bölük ilk kez bu muharebede çarpışma görmüştür. 16 Eylül tarihinde, savaşın başından beri ilk kez İngilizlerle havada boy ölçüşebilecek ve onların hava hâkimiyetini kırabilecek kabiliyete sahip yeni Alman Albatros D.I avcı uçaklarından oluşan özel bir avcı uçağı filosu olan Jagdstaffel 2 savaşa dahil olmuştur.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın